ABD'nin Suriye'deki Askeri Varlığı ve Üs Kapatma Süreci
ABD Savunma Bakanlığı, Suriye'deki asker sayısını azaltma ve üs kapatma sürecini duyurdu. Pentagon, DEAŞ'a karşı elde edilen başarılar doğrultusunda yeni stratejiler geliştirdi.
ABD'nin Suriye'deki Askeri Varlığı ve Üs Kapatma Süreci
ABD Savunma Bakanlığı, Suriye'deki asker sayısını azaltma ve üs kapatma sürecini duyurdu. Pentagon Sözcüsü Sean Parnell, DEAŞ'a karşı elde edilen başarılar doğrultusunda yeni stratejiler geliştirdiklerini belirtti. Üç üssün kapatılmasıyla birlikte, ABD askerlerinin varlığıyla ilgili önemli açıklamalar yapıldı.
Parnell, Suriye'deki ABD askerlerinin belirli noktalarda birleştirileceğini ifade etti. Bu süreç, ABD'nin Suriye'deki varlığını önümüzdeki aylarda bin askerin altına düşürecek şekilde planlanıyor. Terörizm tehdidinin Ortadoğu ile sınırlı olmadığını vurgulayan Parnell, her kıtada tetikte olma hedefinde olduklarını belirtti.
Üs Kapatma Süreci ve Asker Sayısındaki Değişiklikler
ABD, 2024'ün sonlarında Suriye'deki askeri varlığını 2 bine çıkarmıştı. Ancak, son gelişmelerle birlikte New York Times, ABD ordusunun 8 üssünden 3'ünün kapatılacağını ve asker sayısının bin 400'e düşürüleceğini bildirdi. Bu durum, Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG işgali altındaki bölgelerdeki ABD güçlerinin varlığını etkileyecek.
Sean Parnell, Deyrizor çevresindeki Green Village (Yeşil Köy), Euphrates (Fırat) ve daha küçük bir üssün kapatıldığını öne sürdü. Bu adımlar, ABD'nin Suriye'deki askeri stratejisini yeniden şekillendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Asker Sayısının Azaltılması ve Gelecek Planları
ABD'li komutanlardan birinin Suriye'deki asker sayısını 500'e kadar indirmeyi teklif ettiği iddia edildi. Ancak, Başkan Trump'ın bu teklife mesafeli yaklaştığı bildirildi. NBC, Pentagon'un birlikleri Suriye'den 30, 60 veya 90 gün içinde tamamen geri çekmek için planlar hazırladığını öne sürdü.
Bu gelişmeler, ABD'nin Suriye'deki askeri varlığının geleceği hakkında belirsizlikler yaratıyor. Asker sayısındaki azalma, bölgedeki güvenlik dinamiklerini etkileyebilir ve DEAŞ tehdidiyle mücadelede yeni stratejilerin gerekliliğini ortaya koyabilir.
