Hakan Şükür'ün ABD'de açtığı davalar, Türkiye'de yargı sistemini karıştırdı. Şükür, sosyal medyada kendisine yöneltilen hakaretler için mahkemeye başvurdu. Bu durum, Adalet Bakanlığı'nı harekete geçirdi ve yeni düzenlemeler gündeme geldi.
Hakan Şükür, Türkiye A Milli Futbol Takımı'nın tarihindeki en golcü ismi olarak tanınmaktadır. Futbolculuk kariyerinin ardından siyasete atılmış, ancak Fethullah Gülen cemaati ile yaşadığı sorunlar nedeniyle partisinden istifa etmiştir. Eylül 2015'te Türkiye'den kaçan Şükür, o tarihten beri ABD'de yaşamaktadır.
Gazeteci Barış Terkoğlu'nun haberine göre, Hakan Şükür, sosyal medyada kendisine yöneltilen “FETÖ’cü” ve “terörist” gibi hakaretler için Teksas'ta bir noterden Türkiye'deki bir avukata vekalet vermiştir. Avukatı, Şükür'e yönelik tespit edebildiği binin üzerinde hakaret için mahkemeye başvurmuştur.
Bu süreçte, Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 17. Asliye Hukuk Mahkemesi gibi birçok mahkeme, Şükür lehine tazminat kararları vermiştir. Ancak, iktidara yakın avukat Burak Bekiroğlu, bu kararları veren hakimler için “terörizmin finansmanı” suçundan soruşturma açılmasını talep etmiştir.
Adalet Bakanlığı’nı karıştıran bu başvuru, yeni bir düzenleme arayışına neden olmuştur. Mevcut kanunda yer alan “Dava ehliyeti olan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir veya takip edebilir” ifadesine bir ek yapılması planlanmaktadır.
Meclis'e sunulacak yeni düzenlemede, “Ancak hakkında yakalama emri verilen veya kaçaklık kararı bulunan kişiler, davasını bizzat açıp takip etmek zorundadır.” ifadesinin eklenmesi hedeflenmektedir. Bu değişiklikle, Türkiye'de hakkında arama kararı olan kişilerin yurt dışından vekalet yoluyla dava açmasının önü kesilecektir.
Hakan Şükür gibi kaçak isimlerin Türkiye’ye gelip dava açamayacak olmaları, firarilere yönelik hakaretlerin serbest hale gelmesine yol açacaktır. Bu durum, yargı sisteminde önemli değişikliklere neden olabilecek bir gelişmedir.
Yeni düzenlemeler, Türkiye'deki yargı sisteminin işleyişini etkileyecek ve kaçak durumundaki kişilerin hak arama yollarını kısıtlayacaktır. Hakan Şükür'ün durumu, bu bağlamda dikkat çekici bir örnek oluşturmaktadır.