Dünyanın en uzun yaşayan insanları arasında Japonlar açık ara önde yer alıyor. Ülkede 100’üncü yaş günlerini kutlayan amcalar, yeşil çaylarını yudumlarken torunlarının çocuklarıyla oynayan nineler var. Japonların uzun ömür sırlarını anlatan Dr. Mehmet Portakal, Türk işi ömür uzatma teknikleriyle de uzun yaşamın mümkün olduğunu belirtiyor.
Japonya’da ortalama yaşam süresi kadınlarda 87 yıl, erkeklerde 82 yıl civarında bulunuyor. Ortalama ömür ise 83.7 yıl olarak kaydediliyor. Dünyada en fazla 100 yaşını geçen insanın bulunduğu yer de Japonya’nın Okinawa Adası. Burada yaşayanlar sadece uzun yaşamakla kalmıyor, aynı zamanda sağlıklı ve aktif bir ömür sürüyor.
Japon mutfağında sebze, balık, deniz yosunu, yeşil çay, fermente gıdalar ve az işlenmiş doğal besinler bulunuyor. Omega-3 bakımından zengin olan bu diyet, kalp sağlığını koruyup inflamasyonu azaltıyor. Küçük porsiyonlar, az tuz ve yüzde 80-20 kuralı (Hara Hachi Bu) en büyük sırlarından biri olarak öne çıkıyor.
Türkler ise genellikle kebap, künefe ve baklava gibi ağır yiyeceklerle kutlama yapıyor. Fazla tuz, fazla şeker ve işlenmiş gıdalar, uzun ömrü kısaltan faktörler arasında yer alıyor. Bu nedenle Japonların sağlıklı beslenme alışkanlıkları, uzun yaşamın temelini oluşturuyor.
Japonlar, her yere yürüyerek gidiyor, toplu taşıma kullanıyor ve bisiklete biniyor. Yaşlılar bile Tai Chi, yoga ve bahçecilik gibi aktif yaşam alışkanlıklarına sahip. Bu hareketlilik, metabolizmalarını hızlandırarak kas ve kemik sağlıklarını koruyor. Japonların bu alışkanlıkları, uzun yaşamın önemli bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Türkler ise genellikle daha az hareket ediyor. Asansör kullanmak, yürümek yerine tercih ediliyor. Bu durum, Türklerin yaşam sürelerini olumsuz etkileyen bir faktör olarak öne çıkıyor. Japonların aktif yaşam tarzı, sağlıklı bir ömür sürmelerine katkı sağlıyor.
Japonlar, sosyal bağlara büyük önem veriyor. “Ikigai” kavramı, hayatta bir amaç sahibi olmayı ifade ediyor ve yaşamı anlamlı kılıyor. Okinawa’da yaşlılar, mahalledeki insanlarla güçlü bağlar kurarak yalnızlık çekmiyor ve depresyona girmiyor. Bu sosyal ilişkiler, uzun yaşamın bir diğer önemli faktörü olarak öne çıkıyor.
Türklerde de sosyal ilişkiler güçlü olsa da emeklilik sonrası yalnızlık hissi yaşanabiliyor. “Hayatımın anlamı ne?” sendromu, Türklerin yaşam kalitesini etkileyen bir durum olarak dikkat çekiyor. Japonların sosyal bağları, uzun yaşam için kritik bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Japonlar, doğayla iç içe yaşamak, çay seremonileri ve meditasyon ile stresi düşük seviyede tutuyor. Ayrıca işten sonra karaoke yapmak ve onsene gitmek gibi rahatlatıcı alışkanlıkları da bulunuyor. Bu yöntemler, Japonların stres seviyelerini kontrol altında tutmalarına yardımcı oluyor.
Türkler ise genellikle stresli bir yaşam sürüyor. Trafikteki yoğunluk ve haberlerdeki olumsuz durumlar, tansiyonun yükselmesine neden oluyor. Stres, bağışıklık sistemini bozarak yaşlanmayı hızlandırıyor. Japonların stres yönetimi yöntemleri, sağlıklı bir yaşam için örnek teşkil ediyor.
Dr. Mehmet Portakal, Türk işi ömür uzatma yöntemlerini de sıralıyor. Türk kahvesi, doğal fermente gıdalar, misafirperverlik ve kahkaha, hamam ve kaplıcalar, zeytinyağlılar ve Akdeniz diyeti gibi unsurlar, Türklerin sağlıklı yaşamına katkı sağlıyor.
Türk kahvesi, beyin sağlığını destekliyor ve Alzheimer riskini azaltıyor. Ayrıca, doğal fermente gıdalar sindirim sistemini güçlendiriyor. Sosyal ilişkiler ve kahkaha, mutluluk hormonlarını artırarak uzun ömrü destekliyor. Bu yöntemler, Türklerin sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.
Dr. Mehmet Portakal, Japonların uzun ömrünün bir sır değil, bir yaşam tarzı olduğunu belirtiyor. Japon disiplini, Akdeniz sağlığı ve Türk neşesi bir araya getirildiğinde, sağlıklı ve mutlu bir ömür sürmek mümkün olabilir. Bu nedenle, Japonların yaşam tarzından ilham almak, Türklerin uzun yaşam hedeflerine ulaşmalarında faydalı olabilir.