Yapay zeka, eğitimde büyük bir değişim yaratıyor. Veliler öğrenme koçu, öğretmenler ise öğrenme mimarı haline geliyor. Eğitimdeki bu dönüşüm, kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimlerini mümkün kılıyor. Çocukların yanında artık ders anlatan ebeveynlerden çok, öğrenme sürecini yöneten velilere ihtiyaç var. Bu değişim, eğitim sisteminin temel taşlarını sarsıyor.
Geleneksel eğitim anlayışı, öğretmenlerin bilgi aktarıcıları olduğu bir dönemi geride bırakıyor. Velilerin, çocuklarının öğrenme süreçlerini desteklemesi ve yönlendirmesi gerekiyor. Bu bağlamda, yapay zeka araçlarının nasıl kullanılacağına dair bilgi sahibi olmak, velilerin en önemli görevlerinden biri haline geliyor.
Dijital devrim, sadece çocukları değil, anne babaları ve öğretmenleri de değişime zorlayacak. Veliler, çocuklarının hangi becerileri öğrenmesi gerektiğini ve hangi kaynakları kullanması gerektiğini bilmek zorundalar. Bu noktada, yapay zeka destekli araçlar, eğitimdeki rolünü artırıyor. Öğrenciler, bu araçlar sayesinde daha kişiselleştirilmiş bir öğrenme deneyimi yaşıyor.
Öğretmenler, artık sadece bilgi aktarıcıları değil, aynı zamanda öğrenme mimarları haline geliyor. Öğrencilerin en iyi nasıl öğrendiğini anlayan, onları yönlendiren ve yapay zeka destekli araçları en verimli şekilde kullanan rehberler olarak görev yapıyorlar. Eğitimdeki bu dönüşüm, öğretmenlerin rolünü yeniden tanımlıyor.
Bahçeşehir Koleji, yapay zekanın eğitimdeki yerinin ve geleceğinin konuşulduğu bir konferans düzenledi. “Eğitimde Yapay Zekânın ABC’si” başlığıyla yapılan bu etkinlikte, yapay zeka destekli öğrenci asistanı uygulaması BKAi tanıtıldı. Bu uygulama, öğrencilere kişiselleştirilmiş eğitim imkânı sunarak, öğrenme süreçlerini daha etkili hale getiriyor.
Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, “Öğretmenlerimize her zaman ihtiyacımız olacak. Ancak gelecekte öğretmen olmak isteyen herkesin yapay zekayı kullanmayı bilmesi gerekecek.” diyerek, öğretmenlerin yeni rolüne dikkat çekti. Bu değişim, eğitim sisteminin geleceğini şekillendirecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Yapay zeka, eğitimde kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimlerini mümkün kılıyor. Öğrenciler, istedikleri yerde ve zamanda ders çalışabiliyor, anlamadıkları konuları tekrar edebiliyorlar. Bu durum, eğitimde demokratikleşmenin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Artık iyi bir eğitim almak, belirli bölgelerdeki öğrencilerin ayrıcalığı olmaktan çıkıyor.
Yapay zeka destekli eğitim asistanları, öğrencilerin öğrenme süreçlerini daha etkili hale getiriyor. Bu asistanlar, öğrencilere doğrudan cevap vermek yerine, doğru cevaba ulaşmaları için ipuçları veriyor. Bu yöntem, öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı oluyor ve öğrenme süreçlerini daha bağımsız bir şekilde yönetmelerini sağlıyor.
Dünyada sosyal medya platformlarında bir sertleşme ve öfke patlaması gözlemleniyor. Nefret söylemi, küresel çapta artış gösteriyor. Özellikle Elon Musk’ın yönettiği X platformunda, nefret söyleminin yüzde 50 arttığı belirtiliyor. Bu durum, sosyal medyanın doğası gereği normalleşiyor.
Bu artış, sadece X platformuna özgü değil. Sosyal medyanın genelinde nefret dili yaygınlaşıyor. Bu durum, toplumda bir kaos ortamına dönüşme riski taşıyor. Sosyal medya kullanıcıları, bu duruma karşı nasıl bir tepki verecek? Yeni kuralların getirilip getirilmeyeceği merak konusu.
Orta düzey yöneticilik, günümüzde iş yerinde en fazla baskı altında olan pozisyonlardan biri olarak öne çıkıyor. İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 75'i kendini stresli veya tükenmiş hissediyor. Bu durum, bireysel ve idari görevlerin aynı anda yürütülmesinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor.
Avrupa’da orta düzey çalışanların yüzde 24’ü aktif olarak başka iş aradıklarını belirtiyor. Bu oran, Türkiye’de daha yüksek olabilir. Kariyer planlarını beğenmeyen birçok genç, iş arayışına girmiş durumda. Bu durum, işverenlerin önüne gelecek önemli bir gündem maddesi olarak öne çıkıyor.